8 Haziran sabahı "Yeni bir Türkiye" ye uyanacağız. Bu "Yeni Türkiye" diktatörlüğe gidiş mi olur, adından başka hiçbir şeyi kalmamış demokrasi ve hukuk devleti için, enkaz kaldırma çalışması mı olur göreceğiz. Gerçek şu ki, böyle gitmiyordu ve böyle de kalmayacak.
AKP ve Davutoğlu seçmenden oy istiyor, ama iktidar olmak, Başbakan olmak için değil!
Teşbihte hata olmaz, Ak Saray'ı Topkapı Sarayı'na taşımak için.
AKP ve Davutoğlu milletvekili adayları belirledi, ama haftalarca yoklama yaptığı aday adayları arasından değil!
Binlerce aday adayını yokladı, yokladı; ardından yoklamaya girmeyen isimleri seçmenin önüne attı.
AKP ve Davutoğlu "onlar konuşur biz yaparız!" diyor, ama 13 yıllık AKP iktidarı dönemi Türkiye'yi ne kadar geriye götürdü, onu değil!
Türkiye 80 yıl ve her yıl ortalama yüzde 5 büyürken, son 13 yılda her yıl ancak yüzde 3 büyüdü. Devletin yabancı veya yerli özel sektöre sattığı varlıklardan 50 milyar dolar aldı ve tüketti. Satılan kamu varlıklarının gerçek değerleri ise, konunun uzmanlarınca 120-200 milyar dolar arasında hesaplanıyor. Gelir dağılımı o denli bozuldu ki, anamuhalefet lideri artık ekmek-peynir bile değil, çay-simit hesabıyla sefaleti anlatıyor. Asgari ücretlinin mutfağına et-süt girdiğini herhalde iddia eden olamaz! İşsizlik ve özellikle genç ve öğrenimli işsizlik öyle bir noktaya ulaştı ki, artık toplum "çalışmak istemiyorlar da ondan" diyerek kendini kandırmaya başladı. İntiharlar, boşanmalar, aile içi şiddet sanki yoksulluk ve yoksunluk kaynaklı değil de, insanların fantezisi gibi görünür oldu. Son 13 yılda Türk, Kürt, Pomak, Laz, Boşnak, Türkmen, Ermeni, Roman, Pontus... Öylesine ayrıştırıldık ki, hepimizin Adem ile Havva'dan geldiğine inanan bir tek insanımız kalmadı. Son 13 yılda inançlarımız öylesine ayrıştırıldı öylesine farklılaştırıldı ki, hepi topu bir tek kutsal kitabı bulunan İslam, arabesk felsefenin geyik muhabbeti haline getirildi.
Gerçekleri dürüstçe tartışmayı hafızalarımızdan sildikleri için, AKP fanatikleri "Eskiden daha mı iyiydik?" sorusuna sığınır oldular.
Evet! 13 yıl öncesinden geriye giderek, 80 yıl boyunca, her gün eskisinden daha iyiydik. Şimdi ise 13 yıl öncesinden çok kötüyüz!
Üstelik, teknoloji hızla gelişirken, ana-baba miraslarını tüketerek, yetmeyip gırtlağa kadar borçlanarak 13 yıl öncesinden daha kötü olduk.
Her şey bir yana...
13 yıl önce güvendiğimiz askere, güvendiğimiz yargıya, güvendiğimiz hekime, güvendiğimiz öğretmene, güvendiğimiz imama maalesef artık güvenimiz kalmadı. Türkiye'de, iktidar sahiplerinin tarih boyunca tü-kaka ettiği bir mesleğin üyesi olduğumun bilincindeyim; ama son 13 yıldır gazetecilik hiçbir tarihte yaşanmamış biçimde yok edildi! Üstelik iktidarı muhalefeti siyasetçilerin elbirliğiyle...
7 Haziran günü sandığa gideceğiz.
AKP birinci parti çıkar ve HDP barajı aşarsa, AKP-HDP koalisyonunun ülkemi ve halkımı ne hallere düşüreceğini hayal bile etmek istemiyorum.
Siyasetçiden çok şey bekleme çağı kapandı. Halkın siyasetçileri çok önemsemesini ve en çok da vekillerin kendilerini asıllardan çok önemsemesini "ayıplı" buluyorum. Halkın parasıyla, halkın verdiği yetki ile, halka caka satmalarına çok öfkeleniyorum.
Oyumu vereceğim partinin zamane yöneticileri, benden nefret etse de, milletvekili adayları ile aramda bir "merhaba" olmasa da, sırf CHP olduğu için oy vereceğim. İç huzuruyla vereceğim üstelik!
Bu seçim için net bir ifadeyle yazayım:
Yalnızca CHP'nin, benim bireysel özgürlüğümü, sizin bireysel özgürlüğünüzü yok etmeye gücünün yetmeyeceğini görüyor ve -her şey bir yana- sırf bu yüzden, herkesi CHP'ye oy vermeye çağırıyorum.
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.