Yeryüzünde bazı yerleşim yerleri vardır, siyasal gerekçelerle büyütülmüş veya güdük bırakılmıştır. Tarih boyunca var olan ve artık önemini büyük ölçüde yitiren cephe savaşları, başkentlerin ülke coğrafyasının olabildiğince ortasına alınmasına neden olmuştur. Bir zamanlar At Pazarı'ndan ibaret Ankara'nın, günümüzde 5 milyon nüfus barındırmasının sebebi budur.
İstanbul çok daha çarpıcı bir örnektir. Alın atlası elinize, Asya ile Avrupa arasındaki en kestirme geçiş yolu Şarköy - Karabiga deniz geçişi ile Gelibolu - Lapseki boğaz geçişidir. Eğer insanlar savaşmak yerine uzlaşma yollarını bulsalardı, günümüzde 15 milyonluk bir İstanbul olmazdı. Roma olmazdı, Bonn olmazdı, Washington olmazdı, Moskova olmazdı. Londra olurdu, Hamburg olurdu, St. Petersburg olurdu, Çanakkale olurdu...
Çanakkale ili Biga ilçesi Karabiga beldesi, savunma temelli yönetime tutsak siyasetin, güdük bıraktığı en çarpıcı örneklerden biridir.
Dardanos köyü yanındaki iki büyük çiftlik arazisinde Çanakkale il merkezi üretilmesi, Çanakkale Boğazı'nın savunma ihtiyacından doğmuştur. Yunan ve Roma merkezli doğu - batı savaşları Çanakkale'yi il yaparken, aynı zamanda "üretmeyen, yalnızca tüketen küçük bir il merkezi" olmasına da gerekçe oluşturdu.
Biga ilçe merkezi de böyledir. Karayolu ulaşımında yarımadanın kavşak noktası. Tarih boyunca ciddi bir kentleşme yaşanmamış, yol geçen hanlarının adresi olmuş. Günümüz Kemer köyünde Parion, Karabiga'da Priapos gibi büyük, hatta Bahçeli köyündeki Sidene ve İskender köyü gibi çok sayıda küçük yerleşim yeri varken, Pegai gerçek bir yerleşim adresi yapılmamış. Sıcak savaş dönemlerinde orduların konaklama yeri, kavimlerden biri yöreye egemen olduğunda kervanların nefes aldıkları adres, hepsi bu. Pegai denilen konaklama noktası kimine göre Çiçeklidede sırtları olsa da, bana daha mantıklı gelen tarihçi görüşüne göre ise Akpınar köyü.
Çanakkale bütün şehir olma eşiğinde. Bütünşehir olduğunda, yerel yönetim açısından Biga ciddi biçimde anlam ve değerini yitirebilir.
Burada dikkat çekmeye çalıştığım, Karabiga beldesi ilçe yapıldığında, on yıl içinde Karabiga'nın "arka bahçesi" ne dönüşecek olması. Zaten 50 yıl öncesine kadar Karabiga ile Biga arasında ciddiye alınacak bir bağ yoktu. Bir Karabigalı olarak diyebilirim ki, analarımızın mantolarından, tek hazır yiyecek simite kadar her sanayi üretimi tüketim malı İstanbul'dan gelirdi. Gümüşçay sebzesi, Karabiga Ovası tahılı ve eti yerdik. Sus ve Marakeş buharlıları, ardından Ayyvalık ve Gemlik gemileri; Avşa ve Marmara Adaları ile Şarköy'ü bize daha yakın kılardı. Babalar İstanbul gazinolarına gider ve Hamiyet Yüceses'i canlı dinler, hafız olmuş dayımız Şarköy'e tayin ister. Karabigalı çocukların en az yarısı öğrenim görmeye İstanbul'a giderdi. Diğer yarısı yani tembel ablalarımız İstanbul'daki akrabaların yanına "namuslu bir nasip bulmak" için gönderilir, tembel abilerimiz de askerliği yapar yapmaz "İstanbul'a kapağı atmak" derdine düşerdi. Yörede Gümüşçaylılar dışında evliliğe sıcak bakılmaz, Paşalimanı adasına bile akraba ziyareti yapılırdı. Habeş'in külüstürü olmasa, Biga diye bir yerin varlığından haberimiz olmazdı.
Özetle 50 yıl öncesine dek Karabigalı'nın yaşamında Biga yoktu.
Kişisel olarak böyle bir karar verilme olasılığını çok az bulsam da, iktidar partisinin yerel örgütü beklentisiyle, diyelim ki Karabiga ilçe yapıldı. Sınırları neresi olacak?
Nahiye yani bucak olduğu yıllarda Örtülüce, Aksaz, Değirmencik sahil köyleri Karabiga'ya bağlıydı. İçerilere doğru Karapürçek ve Karahamzalar köylerine kadar Karabiga'ya bağlıydı.
Son yıllarda yapılan termik santrallar ve demir çelik tesislerinin bulunduğu arsaların emlak vergileri, halen Karabiga Belde Belediyesi'ne ödeniyor.
Bu yatırımların işçi servisleri Biga Şoförler Odası'na değil, kooperatifleri bile Karabiga Esnaf ve Sanatkarlar Odası'na bağlı.
Günümüz koşullarında bakıldığında, Biga Karabiga karayolunun batısı ve Biga Çanakkale karayolunun kuzeyi sınır alındığında; kuzeyde kalan coğrafya, akla en uygun Karabiga ilçe coğrafyası olarak görünüyor. Biga Ovası da bu coğrafyanın içinde kalıyor, Biga Organize Sanayi Bölgesi de...
Bu coğrafyanın ortasından geçen ve günümüzde siyasal kararlarla tali yol haline indirilmiş Gerlengeç köyü ile Çeşmealtı köyü arasındaki yol, Karabiga'ya kadar uzanmaktadır. Karabiga ile Kemer köyü arasındaki yine siyasetçilerce tali yol durumuna indirilmiş Şahmelek yolu, Bekirli köyüne dek kolayca uzatılabilir ve genişletilebilir durumda. Bu dikkat çektiğim hat, eğer bölünmüş yol standardında yapım kararı çıkarsa, neler olabileceğini herkes görecektir.
Karabiga'dan başlayan Örtülüce köyü yolunun, Biga Organize Sanayi Bölgesi'ne kadar genişletilmesi ve standartlara uygun hale getirilmesi ise üzerine krema niteliğindedir.
Göstermeye çalıştığım tablo, günümüzün egemen ranta dayalı ekonomik anlayışına çok uygun, iştah kabartıcı bir manzaradır.
Arkası ova, önü deniz ve limanlar... İkisinin arasında enerji üretiminden demir çeliğe dev sanayi yatırımları.
Karabiga ilçe merkezi yapıldığı andan başlayarak, Biga ilçe merkezi nüfusu 100 bin olmadan daha kalabalık hale gelir.
Komşuda pişen komşuya düşer mi, düşer. Komşuluğun anlamını özümseyenler kalmışsa tabii... Bigalı ile Çanlı ilişkilerine bakın. Cahil bırakılmış alt kesimlerde, komşuluğun anlamı nasıl ayağa düşürülmüş, bir düşünün...
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.