İşsiz üniversite mezunları ürkütüyor




TÜİK verilerine dayanarak yapılan hesaplamalara göre 828 bin üniversiteli işsizimiz var. Türkiye'de üniversitelere bağlı fakülte ve yüksek okullardan mezun olan genç işsizler, resmi istatistikler ne ders desin, bu rakamın da üzerinde büyüklüğe ulaşmış durumda; çünkü iş aramaktan umudunu kesmiş ve bu yüzden işsizlik kayıtlarına yansımayan ayrıca 300 bin dolayında üniversite mezunu var.
İşsiz görünen 828 bin üniversite mezununun 73 bin ile ilk sırasında mühendislerin yer alması, elbette tuhaf bir durum. Bu arada, mühendisler için ilk sırada ziraat mühendislerinin geldiğini atlamayayım.
Bu tür anket ve soruşturmalara dayalı istatistikler her zaman kuşkuludur. Kişisel olarak, mühendislerden daha çok işsiz mezunu olan başka fakülte dalları olduğunu düşünüyorum.
Üniversitelerin laf olsun diye açılmış fakültelerinin, laf olsun ayrıştırılmasındaki bölümlerinden mezun olanların durumu çok daha vahim. Örneğin haber, artık satılan bir ürün değil, internette bedava sunuyorsun. Adı sanı bilinen medya organlarında muhabir sayısı, binasındaki güvenlik elemanı sayısının altında inmiş durumda. Devletin Anadolu Ajansı bile muhabir çalıştırmıyor, şirketlerin ticari reklamlarını (kazanç için yapıyor olmalılar) haber diye medya organlarına servis ediyor. Bu tabloya bakınca 60'ı aşkın iletişim fakültesinden yıllardır mezun olanlar, herhalde hastanelerde hekimlik yapmıyorlar, basbayağı işsizler.
Hukuk fakülteleri sayısına ve öğrenci alımlarına sınırlama getirildi; işsiz hukukçu veya büro açmış ama dava vekilliği alamayan avukat sayısındaki rekor artışı, Türkiye Barolar Birliği bizden daha iyi biliyor olmalı.
Kafeteryada garson iktisat mezunu, sanayide kaynakçı psikoloji mezunu, teknede açık deniz balıkçısı uluslararası ilişkiler mezunu vs. görebildiğimiz gibi, sokağa bile çıkamadıkları için göremediğimiz, tanımadığımız ve önemli bölümü istatistik rakamlarına bile yansımayan nice bölümlerin nice işsiz mezunları...
İşsiz üniversite mezunlarının lise ve üniversitede öğretimciler (eğitimci demek yanlış) tarafından yanlış yönlendirildikleri, büyük bir kesimin nerdeyse ortak görüşü. "Derslere devam edin, derslerinize çalışın, sınavlarda iyi not alın... Geleceğiniz parlak!"
Bu baştan savmalık, bilerek mi yoksa bilmeyerek yapılan bir yanlış, merak edeni olabilir. Ben hiç merak etmiyorum. Düpedüz öğreticilerin niteliksizliği.
Bir zamanlar en düşük puanla girilen öğretmen yetiştiren eğitim enstitüleri ve yüksek okullar, uzun süredir eğitim fakültesine dönüştürüldüler, neredeyse tıp fakülteleri ile aynı puanla öğrenci alacak duruma geldiler. Herhalde ve umarım, bundan sonra bu fakülteler rekor başvuruları görmezler. İşsiz üniversite mezunlarının en çok feryat edenleri eğitim fakülteleri mezunları, çünkü devlet memuru olacaklarına öylesine koşullandırılmışlar ki, yanıltıldıklarını ve yanıldıklarını anlatsan da dinlemiyorlar.
Yirmibeş yıllık kamu görevlisi Ordu Valisi Seddar Yavuz dün konuşuyor:
"Sorunumuz bizim sadece işsizlik değil. İş beğenmeme kendisini geliştirmeme, kendisine yatırım yapmama, garanti memurluk bekleme. Böyle bir dünya kimse beklemesin. Bundan sonrada hiç olmayacak. O yüzden bizim gençlerimizi, çocuklarımızı yetiştirmemizi buna göre ayarlamamız lazım. Bunu yapmadığınız sürece herkes hayal kırıklığı yaşayacak.?
Vali Yavuz, yavuz hırsız gibi ev sahibini bastırıyor. Kamu yönetimi okuyacak, devlete kapağı atacak ve 25 yıl boyunca garanti devlet memuru maaşı ve sosyal güvenlik şemsiyesi altında çalışacaksın. Bulunduğun ilde 'Devlet' olacaksın. Yaşamın boyu hiçbir kişisel ekonomik riske girmeyen biri olarak bu sözleri söyleceksin. Bırak da konuşması gereken konuşsun. Kimler mi?
TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB, serbest piyasacı tüm siyasi partiler yıllardır neyi seyrediyorlar? Paraya gelince piyasacı, istihdama gelince devletçi bu ucube modeli, herhalde ben üretmedim. Saydığım bu yapılar şimdiye dek çoktan sosyal sorumluluk projesi olarak göz boyayan istihdam kampanyaları değil, "Nereye kardeşim? Devleti küçültüyoruz, devlet iş kapısı değil. Herkes üniversiteye giderse, kim buğday ekecek, kim hayvan besleyecek, kim tencere üretecek, kim don dikecek?..." mesajlı kampanyalar açmalıydılar.
Eğer bir insan, ille de yüksek öğrenim görmek istiyorsa, elinde işi ve mesleği ile yüksek öğrenimin tadını çıkarmalı. Kendiyle birlikte bağımlı olduğu aileleri kahreden, intiharlara sürükleyen bugünkü yol yol değil.
Tablo ürkütücü. Umut var mı?
Haydi sayın Çevikçe'nin geniş okur kitlesiyle buluşması zaman alacak anı kitabına verdiği adla yazayım:
Hala İyimserim.
Gençleri liselerde, üniversitlerde boş hayallerle yanıltmayı bırakırsak ve bir işin ve mesleğin aslında insana gelir getiren bir uğraş ve her an değişebilen anlamsız bir sosyal statü olduğunu öğretirsek...
Ve elbette...
Sırtını devlete yaslamış siyasiler ve kamu personeli ile siyasilerin çıkardıkları ayrıcalıklı yasalarla koruma altına alınmış mutlu azınlık, bazı mesleklerin mensupları kendilerini "kutsal", "ayrıcalıklı", "üstün" saymaktan vazgeçerlerse...


İlgili Etiketler

İlgili etiket bulunamamıştır.


Okuyucu Yorumları

Günlük Koronavirüs Tablosu