Bazı kavramlar vardır, kendi dilimizde başka anlamlar yükleriz, başka kültürler ise başka anlamlar yükler. Sıkça kullandığımız "iktidar" kavramı böyle bir şey.
Biz iktidar kavramını güç, kudret sahibi olmak diye anlarız. Batılılar ise iktidarı, yönetime gelme olarak ele alırlar. Bizim anladığımız iktidara onlar "otorite" der, çünkü batıda iktidar olan otorite değildir.
ABD Başkanı Trump'ı düşünün. İktidar olmasına iktidardır, ancak bizdeki Erdoğan gibi otorite olduğunu hiç kimse savlayamaz.
Bizde otorite ile otoriterlik birbirine çok yakındır, batıda otoriterliğe kimse izin vermez, "al iktidarı, ama var olan yasalara, eğilimlere, dengelere göre kullan" derler.
Merkezi yönetimi bir yana bırakalım, bizde yerel yönetimlerde bile iktidar deyince otorite, otorite deyince otoriterlik devreye girer. Hasbelkader biri seçilir, bir anda kendini her şeyin kural koyucusu, emir vericisi, tüm güçlerin tepesinde tanrısal güç sahibi sanır.
Örneğin bizim Biga Belediyesi'nde yıllardır yaşadığımız budur!
İki dönem AK Partili Mehmet Özkan, son dönem de CHP'li İsmail Işık otoriterliğini yaşıyoruz. Kişisel olarak her ikisi de benim için bir değer ifade etmiyor. Yeni seçilecek olan da aynısını yapmaya yeltenirse, adam yerine koymamı kimse benden bekleyemez. Görünen o ki, bütünşehir, büyükşehir ucubesi de sıra Çanakkale'ye gelince tıkandı. Ben de nasılsa önümüzdeki süreçte evimi Biga Belediyesi sınırları dışına taşıyacağım. Otoriterlik sınırları dışına, muhtariyet bölgesine... Erikler, armutlar, domatesler, biberler, lavantalar, inekler koyunlar, tavuklar...
Elbette "Biga ilçe merkezinde yaşayanlar çeksin" demem. Biraz olsun düşünmelerini öneririm.
Üç gün önce din dersi öğretmeni, üç gün sonra Biga Otoriteri. Üç gün önce kasaba muhasebecisi, üç gün sonra Biga Otoriteri...
Böylesi şok değişimin yarattığı psikolojik sorunları onlar farketmeyebilirler ve kendilerini daha da iyi hissedebilirler. Bigalı bu karakter dönüşümünü nasıl içselleştiriyor, onu anlayamıyorum. İçtenlikle yazıyorum. Kişisel olarak benim çözemediğim; yeteneklerimin, bilgimin sınırlı olduğu yer burasıdır. Oysa Biga'da güç sahibi, otorite insanlar da tanıdım. Öyleleri var ki, sayısız kez de test ettim, zorladım; bir an olsun elindeki gücü "otoriter" olmak için kullanmayı düşünmediler. Demek ki siyasal ve toplumsal alanda "insan" faktörü çok önemli.
Bir güce muhtaç olanları, kendini bir güce yaslanmak zorunda hissedenleri bir yere kadar anlayabiliyorum. İktidar gücünü otoriteye dönüştürüp, otoriterliğe kalkışanların elini eteğini öpüp tanrısallaştıranlara acıdığım da doğrudur.
Uzun süredir konuştuğum, tartıştırmaya çalıştığım para - güç ilişki ve çelişikilerinde ise kendi görüşümü olgunlaştırdığımı düşünüyorum.
Para bir güç değil, bir araç. Güç ise paradan ibaret bir şey değil!
Parası olan kişi, o parayı bir başkasıyla paylaşılırsa; veren kişi güçsüzleşirken, alan kişi güçleniyor. Matematiksel bir işlem. Birincide azalıyor, ikincide çoğalıyor. Oysa güç öyle değil! Bir başkası ile paylaşıldığında, hem paylaşanı ve hem de paylaşılanı güçlendiriyor.
Siyasal iktidar denilen gelip geçici güç, gücü ele geçireni, hiç bir biçimde kazanamayacağı büyüklükte paranın da patronu yapıyor. İktidar olan otoriterleştikçe, o herkese ait olan parayı kendinin sanıyor. Yakınlarına, seçtiklerine paylaştırıyor ve paylaştırdıkça da eksiliyor, iktidar yoksullaşıyor, güçsüzleşiyor. Biga Belediyesi'nin borç batağını bu açıdan bir düşünün....
Dönem bitiyor, siyasal iktidar bir başkasının eline geçiyor. İktidardan düşen ve yakın çevresi belki paralı oluyor, ancak bir anda sudan çıkmış balığa dönüyor. Toplum içine çıkamıyor, seçilmeden önceki saygınlığından eser göremiyor. Bir tür psikolojik rahatsızlığın girdabına düşüyor.
Otoriterleşme işte böyle bir şey.
Siz siz olun, içinde para da olsa, gücün, paylaşılacak geçici bir araç olduğunu bilin. Paylaşılmıyorsa, bilin ki sizin tepenizde bir iktidar veya bir otorite yok, otoriter biri var. Biraz yüreklice davranın ve otoriter olanlara dönemi sonunda değil, otoriterleştiği andan başlayarak tepki verin.
Farkında mısınız bilmiyorum, ama olun. Sandık önünüze geldiğinde, çok kısa süreli de olsa, anlık da olsa, siz de otoriterleşiyorsunuz. Hele iktidarını bitirdiğiniz otoriter bir de ayağa düşmüşse, ona acımasızca vurmayın. Zaten bitmiştir. Bırakın sıradanlaşsın. İktidarken elde ettiği ve üleştirdiği haksız kazançların, gerçek sahiplerine geri dönmesi için çabalayın, ama ona sıradan bir yaşam için şans verin.
Her yeni seçilen, geçmiş örneklerden ders almadığı için, eskisini sıradanlaştırmak, yeniler için de belki bir ders olur.
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.