600 koltukzade aradan çıkınca




Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yeni dönemde koltuklara oturacak 600 kişiye, milletvekili diyecek halim yok. Tümü siyasi parti genel merkezlerince belirlenmiş bu koltukzadeler, en az benim kadar kimlerin vekili olduklarını biliyorlar.

24 Haziran gecesi 600 koltukzade, kendileri için hazırlanan bir dönemlik TBMM istirahatgahında ağırlanacaklar. Sandıktan Tek Kişi Diktatörlüğü Rejimi çıkarsa, bir yurttaş olarak beni hiç ama hiç ilgilendirmeyecekler. Maaşları, yollukları, sözde danışmanları vs. ile mutlu mesut yaşasınlar; yeter ki benim gibi anayasal yükümlülüklerini yerine getirmiş yurttaşların karşısına geçip, demokrasi gibi kavramlardan söz etmesinler.

Seçim süresince siyasetçiye kapattığımız Bigazete kapısı, 25 Haziran'dan başlayarak açık. TBMM koltukzadeleri boş gezenin boş kalfası olacakları için, diledikleri zaman uğrayabililer, çayımızı içebilirler. Gelirken şeker, lokum da getirmesinler. Şöyle bir açıklama ile gelirlerse, Bigazete için makbule geçer:

"Gerçek medya organlarına çok iftira attık, tetikçilere hedef gösterdik; gerçek gazetecileri yok etmek için çok iğrenç işlere bulaştık. Bunun da siyasetçi olarak bize hiç bir yararı olmadığını, geç öğrendik."

Böyle bir başlangıcın ardından demokrasi nedir, nereden başlar, nereye dek uzanır gerçekten bilmiyorlarsa; dilimiz döndüğünce kendilerine anlatırız. Maksat, yozlaşmış ve kirlenmiş topluma da özeleştiri yapma, yeni bir başlangıç yapma mesajı çıksın.

TBMM koltukzadeleri gündemimizden çıkacağına göre; Tek Kişi Diktatörlüğü Rejimi'ne Reis seçmede -başından beri yazdığım gibi- ikinci turu tartışmayı sürdüreceğiz.

İkinci tura kalacak iki Tek Kişi'den biri seçilecek. İkinci tur seçim sonucu belli olduğunda, seçilen Tek Kişi'nin ağzından çıkacak ilk söz "Parlamenter demokrasiye dönüş başlamıştır" olmazsa, o Tek Kişi de benim için bir anlam ifade etmeyecek. Gitsin kime diktatörlük taslarsa taslasın umurumda olmayacak, çünkü ben onu hiç bir koşulda tanımayacağım.

Onun sarayı onun, benim yaşamım benim!

Madem ki yasaların yerini Tek Kişi kararları alacak, onun kararları onu bağlar, benim kararlarım beni!

Evet! Siyasete ve siyasetçiye saygım artık hiç kalmadı. Nasıl ki onların gazeteciliğe ve gazeteciye saygıları hiç kalmadıysa...

Saygın siyasetçiden, saygın siyasi partiler varsa söz edilebilir. Tıpkı saygın medya organları varsa saygın gazetecilerden, saygın üniversiteler varsa saygın bilim insanlarından söz edilebileceği gibi...

Dip yapan yozlaşmadan Türkiye elbette bir gün kurtulacak. Kurtuluş artık nasıl olur, yozlaşmayı, kirliliği en yoğun yaşayan halka sormak gerekiyor. Her şeyin başı halk çünkü... Halk yozlaştıkça, ülkenin tüm kurumları yozlaştı.

Dış güçler, egemen güçler, yönetenler falan filan da, bu komplo teorilerinin tamamı doğru bile olsa; yozlaşmaya eğilimli, küçük hesaplarla varlığını sürdürmek isteyen kirlenmiş bir halk bulamasa, uygulanamayacağı düşüncemi bir kez daha not ediyorum.

Halk dalkavukluğunun çözüm olmadığı, halkı özüne döndürecek bir depreme gerek duyulduğu düşüncesindeyim.


İlgili Etiketler

İlgili etiket bulunamamıştır.


Okuyucu Yorumları

Günlük Koronavirüs Tablosu