Yazıma geçen hafta sonu haber ajanslarından aldığım iki haberle girmek istiyorum:
1-?Çin'in, geçen ay uzaya gönderdiği Çang?ı-4 insansız uzay keşif aracı Ay'ın dünyadan görünmeyen karanlık yüzüne yerel saatle 10.26'da başarılı şekilde iniş yaptı. Keşif aracı iniş yaptığı yerden ilk fotoğrafı da gönderdi?.
2-?Türkiye, teknolojik gelişmişlik sıralamasında 82 ülke arasından en son sıralarda. Böylelikle, Türkiye?nin dijital altyapısının Birleşik Arap Emirlikleri, Malezya, Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin gerisinde kaldığı görüldü?.
Çin Halk Cumhuriyeti, 70 yıl önce 1949?da kuruldu. İlk halk meclisinin kararı ile Mao Ce-Tung Devlet Başkanı seçildi. Mao, Komünizmin düşünce ve uygulamaları ile geniş ilgi çeken tarihinde en önde gelen liderlerindendir. Marksizm, eski Sovyetler Birliğinde Leninizm yaftası ile Lenin?in, Çin?de de Maoizm adı altında Mao?nun savları ile farklılaşmıştır. Güney Amerika?da Che Guevara ve Castro, Romanya?da Çavuşesku, eski Yugoslavya?da Tito hatta Arnavutluk?ta Enver Hoca Komünizme ülkelerine özgün ayrılıklar katmak istediler. Ancak, bunların geçmişte kaldığı, içerik olarak temel ayrılıkların şekillendiği Marksizm, Leninizm ve Maoizm üzerinde ise, daha uzun yıllar kuramsal tartışmaların süreceği gözüküyor. Bunlardan yaşayan siyasal gerçek yalnızca Maoizmdir. Çin?deki büyük değişimin artık Mao ile hiçbir ilgisi kalmadı diyenlerin, Maoizmin özünü anlayamadıkları, ortak görüştür. Dolaysıyla, Bugün dünya ticareti ile ilgili istatistiklere bakarak, Kapitalizmin küreselleştiği gerçeği ile Çin?in sosyal-politik yapısını komünizmden kopmuş gibi yorumlamak, gerçeği yansıtmaz. Emeğin en yüce değer olduğu ve adil bölüşümün göreceli de olsa yaşama geçirilebildiği Çin?de, son yıllarda sağlanan kalkınma ve teknolojik gelişme, bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçek. Çin'ın ihracatının, 2018?de 1 Trilyon Dolara yaklaştığı tahmin ediliyor. Bundan 15 yıl önce bu rakam sadece 20 Milyar Dolar düzeyindeydi. Bazı tahminlere göre, gelecek beş yıl içinde dünyanın ekonomik açıdan patronu olan ABD ile ?Dünya Liderliği? yarışını Çin?in kazanacağı hesapları yapılıyor. ABD Başkanı Donald Trump?ın başlattığı ticaret savaşının nedeni de bu korku.
1989 baharında, Tiananmen olaylarından önce Maoizmi yozlaştırıyor diye, bir gecede düşürülen ve bir süre önce ölen Çin Komünist Parti Genel Sekreteri (Devlet Başkanı) Zao Zi-Yang ile davetlisi olarak görüşme fırsatı bulmuştuk. Genel Başkanım Erdal İnönü, Hikmet Çetin ve ben, henüz dünyaya kapılarını yeni açan Çin?i ve o açılımı yerinde görmüştük. Devlet Başkanı Zao Zi-ang?a bu açılımın ne anlama geldiğini sorduğumuzda; ?Çin halkının ekonomik ve sosyal haklarının gelişmesi ve genişlemesinden başka bir şey değil? demişti.
Maoizmden ödün verilmediğinin altını çizmeyi ihmal etmeyen Zao Zi-Yang?ın düşürülmesinden sonra gelen, partinin yeni üst kadrosu, hemen ertesi sabah ?ekonomik, sosyal ve siyasal konularda başlatılan reformların devam edeceğini? ilan ettiler. Bugüne kadar süren dünyaya açılımın, o zaman da temelinde daha hızlı sanayileşmek ve verimliliği artırmak ve artan ulusal geliri de adıl paylaşmak vardı. Şimdilerde dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye?de de Çin mallarına karşı kendi pazarımızı nasıl koruyacağımızın tasası yaşanıyor.
Yine de, bugünkü Çin gerçeğinin Mao ile ilgisi kaldı mı derseniz, buna ?evet? ya da ?hayır? la yanıt vermenin, çok basit ve kolay olacağını söyleyebilirim. Ancak, bugünkü Çin politikacıları, hala 70 yıl önce 1949?da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti?nin kurucusu Mao Ce-Tung?un gerçek torunları olmayı övünçle alınlarında taşıyorlar. Keşke biz de, 96 yıl önce 1923?te laik demokratik Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk?ü anlamayı ve ideallerine sahip çıkmayı becerebilseydik!
2025© Bu sitenin tüm hakları saklıdır.