Salla gitsin, entelektüelsin




Siyasal ve sosyal söylemlerin kalitesi çok düştü. Kimi mizah yaptığını sanıyor, kimi öfkesini giderme derdinde, kimi tek satır okumadan, izlemeden, görmeden, bilmeden entelektüel pozunda, vs. vs? Elmalar, armutlar birbirine karıştırılıyor, gerçek olmayan şeyler gerçekmiş gibi yorumlar yapılıyor, eline yeni nesil telefon alıp sosyal medyaya ulaşan çoğunluğun her biri birer bilge insan.
Bir süredir büyük ölçüde izleyici durumundayım, kendi insanımın bu hallere nasıl düştüğünü kaygıyla anlamaya çalışıyorum.
Teknolojiye itirazım yok, ancak bilimin yalnızca teknoloji olduğunu sanma ahmaklığına tarih tanık olmamıştır herhalde. Türkiye?nin en değerli bilim insanlarından biri ve biz istesek de istemesek de dünyanın saygı duyduğu Prof. Dr. Celal Şengör, kişisel değerlendirmelerini paylaştı diye, neredeyse ?vatan haini? ilan edilecek.
Bilim insanları değerlendirmelerini yapar, siz katılır veya katılmazsınız. Bilimsel özgürlük denilen şey, toplumun isterse yüzde yüzü karşı çıksın, bilim insanlarının diğer insanlardan farklı şeyler söyleyebilme özgürlüğüdür. Bilim insanları ?Uzayda doğru yoktur, her şey eğridir? dediğinde, milyonlarca cahilin ?Ben doğruyum? demesinden daha zavallı bir tepki olabilir mi? Biri matematiksel bir gerçeklik, diğeri ahlaki bir konu. Ne ilgisi var bu ikisinin birbiri ile?
Celal Şengör ne demiş? ?Türkiye'de bikini giyilmesi, Mercedes'e binilmesi burayı ileri bir ülke yapmıyor. Türkiye Afganistan'dır, Türkiye benim gördüğüm en ilkel ülkelerden biridir, bin senedir adam gibi eğitim yok!"
Bu değerlendirmeye katılırsınız veya katılmazsınız. Örneğin ben, yüzde yüz olmasa da büyük ölçüde katılıyorum. Biz daha bu ülkede eğitim ile öğretimin farkını anlamış bir toplum değiliz. Üniversitelerimiz devlette bir masa ve bir bilgisayar işi bulma sertifikası veren kurslara dönüşmüş durumda ve biz buna öğretim bile değil, kalkıp eğitim diyoruz. Şu anda 7,5 milyon üniversiteli var, mezun olduklarında hepsini devlet memuru yapın, öğle yemeğinde ekmek bulamayacaklarının farkında değiller.
Buğday eken olmazsa, ekmeği nereden bulacaksınız?
Hayvan boku temizleyen olmazsa; et, süt bilgisayar ekranından önünüze dökülecek diye mi bekleyeceksiniz, yoksa 3D yazıcınız sofranıza peynir mi üretecek?
Pamuk ekmezseniz, donsuz gezeceğinizin farkında değil misiniz?
Hiçbir genç çöpçü olmayacaksa, terk ettiğimiz kapımızın önünü süpürme alışkanlığını yeniden mi kazanacağız sanıyorsunuz?
Bir de utanmadan, sıkılmadan yoksul veya terör batağındaki ülkelerden gelen göçmenler gelmesin istiyorsunuz. Gelmesin, tamam da? Atanızın, ananızın yaptıklarını aşağılamayın, o işleri de öğrenin ve yapın o halde. Yemek pişirmesini bilen gencimiz bile kalmadı. Bugün beğenmediğimiz, aşağıladığımız işleri artık göçmenlere yaptırıyoruz; çünkü bizim bu işleri yapacak yurttaşımız kalmadı! Tıpkı 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa?nın bizim insanlarımızı dişlerine bakarak göçmen kabul etmesi gibi... Gelişmiş ülkeler bugün de, bu göçmenlerin nitelikli meslek sahibi olanlarını seçip alıyor, bize de amelelik yapacaklar kalıyor. Buna da şükür?
Bir an düşünüp, ardından hiç mi halimizden utanmıyoruz?
Bilimle uğraşılan, yüksek teknoloji üreten ülkelerin tarım üretimlerini, üreticilerini nasıl koruyup kolladıklarını görecek bir iletişim çağındayız. Bakmayı da mı bilmiyoruz? Dün bir okurum Bigazete?de yayınlanan bir habere aklınca yorum yazmış, ama hedefi benim. ?Seni kimse sevmiyor? diyor özetle. Sanıyor ki, bilimi önceliğine almış insanlar, toplum onları sevsin diye bir beklenti içinde. Eşim beni seviyor, oğlum beni seviyor, sevdiklerim beni seviyor. Ben bu mutluluğu yaşıyorum ve bana da yetiyor. Sen ve senin gibiler sevmesin, böyle bir beklentim hiç olmadı. Bunca emeğe, deneyime, özveriye saygı duymayı öğrenin yeter!
Prof. Dr. Celal Şengör?ün, bu arada bizim mesleğe de acımasız bir eleştirisi var. Sözlerinin medya tarafından çarpıtıldığına değinen Şengör, "Kızmıyorum, sokakta yürürken köpek gelip sizi ısırsa ne yapabilirsiniz?" diyor. Bunu bir medya organında söylüyor. Programı sunanın yüzüne karşı, kamuya açık biçimde... Prof. Dr. Şengör?ün haklılık payı var. Köpeğin insanı ısırmasının haber değeri yok. Oysa insanın köpeği ısırması haber değerindedir. Ekranda, karşısında şişirilmiş bir medya elemanı yerine nitelikli bir gazeteci olsaydı, Prof. Dr. Şengör?e bu habercilik ilkesini anımsatırdı. Bunu anımsatacak birileri medyada artık kalmadıysa, Prof. Dr. Celal Şengör haklıdır ve ona meslektaşlarımızın kızma şansı da kalmamıştır.
Kim ne derse desin. Bir kitabın bin adet basılabildiği 80 milyonluk bir ülkede ?salla gitsin? muhabbet düzeyi, plastik kasedeki yoğurdun üzerine kaymak diye serilmiş tuvalet kağıdı değerindedir. Uğur Mumcu?nun da sık sık söylediği ?bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz? sözünü anımsatmak isterim. Araştırmadan, soruşturmadan, öğrenmeden görüş belirten kişiliklerin çoğunluğunda boğulan azınlıktan bir bilim insanı, bırakın da arada bir isyan edip, hepimize birer çimdik atsın.
İyi yaptın sayın Prof. Dr. Celal Şengör.


İlgili Etiketler

İlgili etiket bulunamamıştır.


Okuyucu Yorumları

Günlük Koronavirüs Tablosu